Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

26 Nisan 2010 Pazartesi

geçen gün arkadaşlarla beraber ankara kalesine çıkmıştık...ve tabi görünen resimde ankara kalesinden.çoçukalar vardı orda.biz kalenin duvarlarında dolaşmaya korkarken onlar herşeyden habersiz gibi ,kuş gibi dolaşıyorlardı kalenin duvarlarında.ve kale onca ihtişamına rağmen sanki onların ayakalrının altında küçülüveriyordu..onları taşımaya müsait bi eski zaman arabası gibi...ve anakara yı uçaktan gördüğüm kısmı eklemezsem hiç bu kadar geniş bi açıyla görmemiştim.. koskoca beton yığınlarından muzdarip ve yorulmuş bi hali vardı başkentin....
aslında öyle çok sevmiyorum benn bu şehri ve burda eğitim için bulunuyorum.ama herkese geldiği gibi bana okadarda itici gelmiyor... ama bence insan yaşadığı şehri sevmeli herşeyden önce.. ona azda olsa sevgi duyabilmeli...çünkü orda yaşıyordur orda nefes alıyordur ve orda aşık oluyordur..ve sabahkları orda uyanıyordur güne... yazıda pek bi bütünlük olmasada yaşadığım şehir ve duygular var içinde ...olması olası olan duygular...









2 yorum:

  1. Ankara kalesinde bir roman düğününe denk gelmiştim, çok renkliydi, çocuklarsa gönüllü rehberdi bir tanesi kaleyi İngilizce anlatmış, gönlümü fethetmişti, ama heyecandan herhalde elimden kaydı fotoğraf makinası,kırıldı, vizörsüz kullandım makinayı... Bir kez çıktığım kalenin hatırlattıkları... Blog yazılarına hoşgeldin...

    YanıtlaSil
  2. teşekkür ettim nessuno.... :).. orası ankara nın eski yerleşim yeri tabi ana ankara orası.. kale tarafınnda birçok ırka ait insan bulamk olasıdır... ve başkent bütün ihtişamına rağmen en güzel ordan seyrediliyor .... ve tabi akşama doğru güneşin batışını seyrdeceksin ...

    YanıtlaSil